Sözlü olarak aktarılan, söyleyeni belli olmadığı için halkın malı olan edebi ürünler, Anonim Halk Edebiyatı'nı oluşturular.
Manzum Eserler
Anonim Halk Edebiyatı'nın şiir özellikleri taşıyan ürünleridir.
Mani
Yaratıcısı adsız halk sanatçıları olan dörtlük biçimindeki şiir türüdür. Çoğunlukla 7 heceli ve 4 dizeli tek kıtadan oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dizeler, birbiriyle uyaklı, üçüncü dize bağımsızdır. Buna göre uyak düzeni şöyledir: (a a x a). Tek dörtlükten oluşan maniler dışında 5, 6, 7, 8, 10, 14 dizeli maniler oldugu gibi, uyak düzeni (a x a x) biçiminde olan maniler de vardir.
Türkü
Ezgiyle okunan ve bentlerden oluşan, genellikle yaratıcısı belli olmayan bir şiir biçimidir. Türkü, daha çok yedili, sekizli, onbirli hece kaliplariyla söylenir. Bentler ve onları izleyen nakaratlar (bağlam ya da kavuştak da denir) kendi aralarında uyaklıdır.
Nakarat, bazen bentlerle aynı kalıpta bazen farklı kalıplarda olur. Dörder, üçer, ikişer dizelik bentlerle kurulan türküler vardir. Her bentten sonra yinelenen nakarat, dört, üç ya da bir dizeli olabilir.
Baz türküler, mani biçiminde dörtlüklerle kurulmuştur. Bunların bazen yine mani biçiminde nakaratları olur. Bir türküyü ilk söyleyen halk sanatçısının adı unutulmuştur. Ancak sahibi bilinen türküler (Karacaoglan türküleri) de vardir.
Bir türkü, zaman boyunca türlü degişmeler uğrayarak yaşamasını sürdürür. Türküler, doğayı, aşkı, ayrılığı, ölümü, kahramanlik ve askerliği, günlük yaşamin türlü olaylarını konu edinir. Kına gecesi, düğün, iş, oyun türküleri vardır.
Ninni
Çocukları uyutmak için söylenen ağır ve tekdüze şarkıdır. Ninni, basit sözlü bir türküdür. Yaratıcısı belli olmayan metin yinelenirken, bebeğin durumuna, annenin etkilendiği koşullara göre, sözlerinde bazı değişiklikler yapılır.
Dizelerin ya da dörtlüklerin sonunda "ninni", "e yavruma e e e", "hu, hu, hoppala" gibi sözler yinelenir. Zaman zaman "Dandini dandini danalı bebek" türünden yansımalı dizelere de yer verilir.
Anne ninnisinde, yavrusunun uslu durmasını, kolayca uyumasını ister. Kolayca yürümesini, büyümesini, sünnet olmasını, iyi bir meslek edinmesini, kız çocuk ise gelin olmasını ister.
Anne, bebeğini uyuturken harekete uygun bir ritimle, bebeğin huysuz ya da uysal davranışına uyacak biçimde sesini düzenler. Bebek uyumaya başladığında, sesini alçaltarak ninnisini bitirir.
Tekerleme
Masalın uygun yerlerinde kullanılan basmakalıp sözlerdir. Masalın başı, şaşırtıcı ve güldürücü olayların anlatıldığı bölümdür. Masalın başında, asıl masaldan önce yer verilen tekerlemeler, akıl ilkelerine alabildiğince yan çizer; abartmalı çelişkileri sergiler. Tekerlemeler, baş uyaklar ve uyaklarına, ses yinelemelerine, özgür çağrışımlarına dayanır; bir bakıma gerçek üstü şiire yaklaşır.
Bilmece
Birşeyi üstü örtülü sözcüklerle betimleyerek, dinleyeni, ne olduğunu bilmeye davet eden küçük şiirdir. Bilmecelerin bir bölümü manzumdur. Bunlaıin arasında beyit, mani gibi biçimini korumuş olanları da vardır.
Kimi bilmeceler ise aşınıp değişerek başlangıçtaki manzum şeklinden uzaklaşmıştır. Kolay söylenmesi, hatırda tutulması için manzum olmayan bilmecelerde de bazı biçimsel anlatma tekniklerine, iç uyaklara, ses yinelemelerine başvurulduğu görülür.
Destan
Gerçeküstü ile gerçeğin, efsane ile tarihin birbirine karıştığı, bir kahramanı ya da önemli bir tarihsel olayı övüp yücelten, uzun manzumedir. Türk destanları, bir şair tarafından topluca yazılmadığı gibi, bir folklorcu tarafından da destancı halk şairleri ağzından derlenip yazıya geçirilmemiştir. Bunların ancak konuları üzerinde bilgimiz vardır; bu konulara, çoklukla, Çin, İran, Arap kaynaklarında ve bazı Türkçe kaynaklarda rastlanmıştır.
Ağıt
Ağıt, diğer halk şiiri türlerine göre biraz daha özgürce uyaklanır ve ilk söyleyeni, bir süre geçtikten sonra unutulur. Daha çok Orta ve Güney Anadolu'da Afşar ve Türkmen kökenli toplumlarda, belli geleneksel eylemlere uyularak, ölünün başında ya da gömüldükten sonra, genellikle kadınlar tarafından söylenir.
Ağıt'a, İslamiyet'ten önce "sagu", Azerbaycan'da da "ağı", Kerkük Türklerinde "sazlamağ", Türkmencede "ağı", "tavs" ya da "tavşa" denirdi. Âşıkların da ağıt olarak adlandırılan sekiz ve on bir heceli ya da aruzla söylenmiş şiirleri vardır.
Mensur Eserler
Düz yazı biçiminde yazılmış yaptılardır.
Masal
Masalların büyük bir kısmı, olağanüstü kişileri ve olayları konu edinir. Kahramanlarını, yaşanan çevreden alan masallar da vardır. Ancak bütün masallar, hayal ürünü ve uydurma olduklarını belli eden bir anlatıma sahiptir. Türk masallarında dinleyici üzerindeki bu yabancılaştırma etkisi tekerlemelerle yapılır.
Atasözü
Halk içinden çıkan, bir öğüdü, sağ duyusal bir gerçekliği ya da deneyime dayalı bir gözlemi dile getiren ve halkın ortak kullanımına giren kısa özlü sözlerdir.
Deyim
Belli bir dile özgü ve bir başka dilde sözdizimsel karşılığı bulunmayan dilsel biçimdir.
Fıkra
Hikaye, latife, nükte, kıssa da denir. Yazılı kaynaklarda, letaifname, fıkrarat adları altında derlenmiştir. Konularını gülünç yaşam olayları, insan-toplum ilişkilerindeki çatışmalar ve çelişkiler oluşturur.
Gerçek olaylardan yola çıkarak, düz yazı dilinde, başlangıç, gelişme ve sonuç bölümleriyle anlatılır. Tanzimat Dönemi'nden itibaren, gazetelerde herhangi bir olayı, bir görüş ya da bir düşünceye bağlayarak, ciddi ya da eğlenceli kısa yazı biçiminde konu edinen türe de fıkra adı verildi.
Halk Hikâyeleri
Halk Edebiyatı'nda, hikayeci ve âşıklar tarafından, kahvelerde, köy odalarında, düğün toplantılarında söylenen hikâyelere "halk hikayesi" diye anılır. 15. yüzyılda yazıldığı sanılan, destansı bir nitelik gösteren Kitabı-Dede Korkut'taki hikayeler, bunun ilk örnekleri kabul edilir.
Ağıt'a, İslamiyet'ten önce "sagu", Azerbaycan'da da "ağı", Kerkük Türklerinde "sazlamağ", Türkmencede "ağı", "tavs" ya da "tavşa" denirdi. Âşıkların da ağıt olarak adlandırılan sekiz ve on bir heceli ya da aruzla söylenmiş şiirleri vardır.
Mensur Eserler
Düz yazı biçiminde yazılmış yaptılardır.
Masal
Masalların büyük bir kısmı, olağanüstü kişileri ve olayları konu edinir. Kahramanlarını, yaşanan çevreden alan masallar da vardır. Ancak bütün masallar, hayal ürünü ve uydurma olduklarını belli eden bir anlatıma sahiptir. Türk masallarında dinleyici üzerindeki bu yabancılaştırma etkisi tekerlemelerle yapılır.
Atasözü
Halk içinden çıkan, bir öğüdü, sağ duyusal bir gerçekliği ya da deneyime dayalı bir gözlemi dile getiren ve halkın ortak kullanımına giren kısa özlü sözlerdir.
Deyim
Belli bir dile özgü ve bir başka dilde sözdizimsel karşılığı bulunmayan dilsel biçimdir.
Fıkra
Hikaye, latife, nükte, kıssa da denir. Yazılı kaynaklarda, letaifname, fıkrarat adları altında derlenmiştir. Konularını gülünç yaşam olayları, insan-toplum ilişkilerindeki çatışmalar ve çelişkiler oluşturur.
Gerçek olaylardan yola çıkarak, düz yazı dilinde, başlangıç, gelişme ve sonuç bölümleriyle anlatılır. Tanzimat Dönemi'nden itibaren, gazetelerde herhangi bir olayı, bir görüş ya da bir düşünceye bağlayarak, ciddi ya da eğlenceli kısa yazı biçiminde konu edinen türe de fıkra adı verildi.
Halk Hikâyeleri
Halk Edebiyatı'nda, hikayeci ve âşıklar tarafından, kahvelerde, köy odalarında, düğün toplantılarında söylenen hikâyelere "halk hikayesi" diye anılır. 15. yüzyılda yazıldığı sanılan, destansı bir nitelik gösteren Kitabı-Dede Korkut'taki hikayeler, bunun ilk örnekleri kabul edilir.
Hiç yorum yok: