Ortaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veya yargının okuyucu veya dinleyiciye kanıtlama (ispatlama) yolu ile anlatılması için uygulanan bir anlatım türüdür. Genellikle makale, eleştiri, röportaj gibi yazılı; konferans, açık oturum, münazara gibi sözlü anlatımlarda kullanılır.
Bu tür anlatımda, önce ortaya atılmış ve kanıtlanması gereken bir konu bulunmalıdır. Bu konu bütün yönleriyle tanıtılır ve sonra konunun kanıtlanmasına geçilir. Bu safhada elde bulunan her türlü belge, başkalarının konu ile ilgili görüşleri, eğer yapıldıysa deney ve gözlem sonuçları birer kanıt olarak ortaya sürülür. Kısaca kanıtlayıcı anlatım inandırma, aydınlatma, bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirmenin bir toplamıdır.
Konuşan ve yazan kişi, konuyu, sınırlandırarak ve bakış açısını belirleyerek ortaya koyar. Kanıtlayıcı metinlerde kavramların tanımlanması ve açıklanması önemlidir. Okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve yazıda üzerinde durulmak istenen konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime öbeği veya cümleler aralıklarla tekrar edilir. Konuşmacı ve yazar, üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur; konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine müracaat eder.
Kanıtlayıcı Anlatım Örneği
Öteden beri tartışılagelmiştir şiirin başka bir dile çevrilip çevrilmeyeceği. Kendine özgü bir yapısı olduğundan zordur şiir çevirmek. Anlamlamanın okur merkezli olması, bir dildeki ses ve biçemin diğer dilde yakalanmasının çok zor olması, dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini karşılayamıyor olması şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir. Jean Cocteau, “Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez hatta yazılmış göründüğü dile bile.” sözüyle bu gerçeği ortaya koyuyor.
Bu parçada yazar, “şiirin, yapısı gereği, çevirisinin zor olduğu” düşüncesini ileri sürmüştür. Bunu inandırıcı kılmak için de kendisiyle aynı doğrultuda düşünen Jean Cocteau adlı sanatçının sözünden yararlanmış, yani onu tanık olarak göstermiştir.
Yazar, kimi zaman da örneklere de başvurarak düşüncesini inandırıcı kılar. Sanatçı, güzelliği yaratan değil, keşfeden adamdır. Çünkü sanat zaten var olan bir niteliği, güzelliği araştırmaktır. Sözgelişi güzel bir ağacın resmini yaparak yahut kelimelerle tasvir ederek güzele ulaşılamaz. Ağaç sadece bir işarettir. Güzelliğe bu işaretten hareketle ulaşmak gerekmektedir. Duyularımızla kavradığımız güzel ağaç, biz farkında değilizdir ama, sürekli değişme hâlindedir. Gerçek güzellik, ağacın değişen niteliklerinde değil, değişmeyen özündedir.(Beşir Ayvazoğlu)
Bu parçanın ilk cümlesinde yazar, sanat konusunda bir düşünce ileri sürmüştür. Yazar bu cümlede sanatçının yeni bir güzellik ortaya koymadığını, yani güzelliği yaratmadığını, aksine bir güzelliği keşfettiğini, dolayısıyla sanatın bir çeşit “güzelliği keşfetmek” olduğunu söylüyor. Bunu da ağaç örneğini vererek kanıtlamaya çalışıyor.
Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri
- İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaçlanır.
- Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir.
- Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime gruptan ve cümleler tekrar edilir.
- Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine başvurur.
- Sözcükler ve sözcük grupları gerçek anlamında kullanılır.
- Dil, “göndergesel” işlevde kullanılır.
- “Tanımlama, örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma” gibi düşünceyi geliştirme yollarından faydalanılır.
- Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentileri önemlidir.
Hiç yorum yok: